Tavuklar

Bir gün iki adam toprak bir yolda yürüyormuş. Adamın biri omzunda büyük bir patates çuvalı taşıyormuş. Diğeri merak edip sormuş:

“Çuvalda ne var?”

Adam cevaplamış:
“Akşam yemeği için biraz tavuk aldım. Hmm hmm hmm… Tavuk bu akşam harika gider!” Okumaya devam et

Yazılımcı, Prenses ve Kurbağa

Bir gün bir yazılımcı karşıdan karşıya geçerken bir kurbağa ona seslenmiş:

“Eğer beni öpersen, güzel bir prenses olurum!”

Yazılımcı eğilmiş, kurbağayı alıp cebine koymuş.

Kurbağa tekrar konuşmuş:

“Eğer beni öper ve tekrar güzel bir prenses yaparsan, bir hafta boyunca seninle kalırım!”

Yazılımcı kurbağayı çıkarıp gülümsemiş, sonra tekrar cebine koymuş.

Kurbağa bu sefer biraz daha ısrarcı olmuş: Okumaya devam et

Fasulye

Brampton’da yaşayan bir kadın varmış. Bu kadının fırınlanmış fasulyelere karşı çılgın bir tutkusu varmış. Bayılıyormuş onlara. Ama maalesef… fasulyeler kendisine oldukça canlı ve mahcup edici bir tepki veriyormuş.
Hani öyle böyle değil… Anlayacağınız “gaz kaçırmalı” bir durum.

Zamanla bir adamla tanışmış ve evlenecek kadar ciddi bir ilişki yaşamışlar. Kadın kendi kendine şöyle demiş:

“Bu adam öyle tatlı, öyle nazik ki… Ama benim fasulye sonrası halimle başa çıkamaz. Sanırım büyük fedakârlık yapmam gerekecek.”
Ve sevdiği için fırınlanmış fasulyeyi bırakmış.

Bir yıl sonra, iş çıkışı arabası bozulmuş. Kırsalda yaşadığı için eşini aramış:

“Yürüyerek gelmem gerekecek, geç kalırım,” demiş.

Yolda yürürken küçük bir lokantanın önünden geçmiş… O fasulye kokusu var ya… Tam anlamıyla aklını başından almış!

“Eve kadar epey yürüyeceğim, yürürken etkisi dağılır,” diye düşünmüş.
Kendini durduramamış ve bir değil, üç koca tabak fırınlanmış fasulye yemiş.

Yolda yürürken arka planda “pırt pırt pırt…” Tüm doğa tanık olmuş bu müziğe. Okumaya devam et

Geç Gelen İtiraf

Becky ölüm döşeğindedir. Yanında kocası Jake oturur. Jake, karısının buz gibi elini tutar, sessizce gözyaşları süzülür.

Becky solgun dudaklarını aralar:
“Jake…” der kısık bir sesle.

Jake hemen sözünü keser:
“Şşş, konuşma canım, dinlenmen lazım.”

Ama Becky ısrar eder:
“Jake… söylemem gerek. Bir itirafta bulunmalıyım.” Okumaya devam et

Sandığın Sırrı

Yeni evli bir adam, bir gün evinin tavan arasına bazı eşyaları koymak için çıkar. Orada köşede duran büyükçe bir sandık (buhar sandığı) görür. Açmaya çalışır ama kilitlidir. Merak eder ve eşini yukarı çağırır:

“Hayatım, bu sandık da neyin nesi?”

Kadın hafifçe gülümser:
“O benim. İçinde sadece bana ait özel şeyler var.”

Adam bunun üzerine pek kurcalamaz, konuyu kapatır ve zamanla unutur.

Yıllar geçer… Üç yıl sonra, adam yine tavan arasında temizlik yaparken aynı sandığı bulur. Yine sorar:
“Ya sevgilim, şu sandıkta ne var gerçekten?”

Kadın yine aynı cevabı verir:
“Sadece bana ait özel eşyalar.”
Ama bu kez adam daha ısrarcı olur. Kadın onu oturtur ve der ki:
“Senin moralin bozulduğunda seni neşelendiriyorum, evi pırıl pırıl tutuyorum, haftanın 7 günü harika yemekler yapıyorum, istediğin zaman, ne zaman istersen seninleyim… Tüm bunlardan memnunsan, o sandıkla ilgili bana bir daha soru sorma. Çünkü bu konu kapanmıştır.”

Adam biraz düşünür:
“Peki,” der, “haklısın.”
Ve sandığı yine açmadan bırakır.

Yıllar geçer…

Tam 25. evlilik yıldönümlerinde, adam sandığı tavan arasından indirip oturma odasının ortasına koyar. Karısını çağırır:
“Hayatım,” der, “tam 25 yıldır evliyiz. Artık aramızda hiçbir sır kalmasın istiyorum. Bu sandıkta ne var, Allah aşkına söyle!”

Kadın hemen itiraz eder:
“Temiz ev, güzel yemek, sınırsız ilgi… Yine mi sandık?”

Adam kararlıdır:
“Umrumda değil. 25 yıl geçmiş, artık her şeyi açık açık konuşmalıyız. Şu lanet sandığı aç!”

Kadın boynundaki zincirden bir anahtar çıkarır ve sandığı açar. İçinde 3 tane mısır koçanı ve 25 bin dolar nakit vardır.

Adam şoke olur:
“İnanamıyorum! Bu da ne?! Bu paralar nereden geldi?”

Kadın derin bir nefes alır:
“Tamam aşkım, madem dürüst olalım dedik… Sana sadık kalmaya çalıştım ama her zaman başarılı olamadım. Her aldatışımda bir mısır koçanı koydum bu sandığa.”

Adam yıkılır. Kafasından türlü düşünceler geçer. Birkaç saniye sessiz kalır… sonra başını sallar:

“Pek hoşuma gitmedi ama… 25 yılda sadece 3 defa aldatma… Eh, yine de dayanabilirim. Peki bu 25 bin dolar nereden geldi?”

Kadın göz kırpar:

“Sandık doldukça… mısırları satıyordum.”

Kadınlar Detayları Kaçırmaz

Evli bir adam, sekreteriyle gizli bir ilişki yaşamaktadır. Bir gün birlikte erkenden işten çıkıp sekreterin evine giderler ve bütün öğleden sonrayı baş başa geçirirler. Sonra dalıp uyuyakalırlar. Uyandıklarında saat akşam 8 olmuştur! Panik içinde giyinip toparlanırlar.

Adam, ayakkabılarını sekreterine uzatır ve der ki:
“Şunları al da çimenlerde biraz sürt. Üstü başı çimen lekesi olsun.”

Sekreter bu isteği tuhaf bulsa da, söyleneni yapar. Okumaya devam et

En İyi Mazeret Ödülü

Bir adam, akşamüstü evine dönerken hız sınırını aşarak araba sürüyordur. Aynaya baktığında arkasında kırmızı ışıkları yanan bir polis arabasını fark eder. İçinden,
“Bu polisi alt edebilirim,” diye düşünür ve gaza basar.

Böylece kovalamaca başlar. Otobanda saatte 140-150 km hızla yarışırlar. Adamın hızı 160’ı geçince “Boş ver,” der ve pes eder. Kenara çekip durur.

Polis arabasından memur iner, arabanın camına eğilir ve şöyle der:
“Bak dostum, bugün berbat bir gün geçirdim. Tek istediğim evime gidip dinlenmek. Bana iyi bir bahane söyle, seni salayım.” Okumaya devam et

Kazanan Ördeği Alır

Büyük şehirden bir avukat, Güney Louisiana’da ördek avına çıkar. Bir ördeği vurur ama kuş, çitin öbür tarafındaki bir çiftçinin tarlasına düşer. Avukat çitten atlayıp kuşu almaya giderken, yaşlı bir çiftçi traktörüyle yanına gelir ve sorar:

“Ne yapıyorsun burada?”

Avukat yanıtlar:
“Ördek vurdum, bu tarlaya düştü. Şimdi de almaya geldim.”

Çiftçi başını sallar:
“Bu tarla benim. Buraya giremezsin.”

Avukat sinirlenir:
“Ben Amerika’nın en iyi avukatlarından biriyim! Eğer kuşu almama izin vermezsen seni mahkemeye veririm, her şeyini alırım!”

Çiftçi sakin bir şekilde gülümser:
“Anlaşılan Louisiana usulünü bilmiyorsun. Biz burada hâlâ Napolyon Kanunu’na göre yaşarız. Bu tür küçük anlaşmazlıkları ‘Louisiana Üç Tekme Kuralı’ ile çözeriz.” Okumaya devam et

Penguenler

Bir adam arabasıyla benzin istasyonuna gelir ve deposunu doldurur. Benzin pompacısı, arabanın arka koltuğunda oturan iki pengueni fark eder.

Şaşkınlıkla sorar:
“Arka koltuktaki penguenler de neyin nesi?”

Adam cevaplar:
“Yolda buldum. Ne yapacağımı bilemedim doğrusu.”

Pompacı biraz düşünür, sonra der ki:
“Onları hayvanat bahçesine götürmelisin.” Okumaya devam et