Vergi denetimi

Vergi Dairesi dedeyi denetlemeye karar verir ve onu büroya çağırır. Dede gelirken avukatını da yanında getirince denetçi hiç şaşırmaz.

Denetçi:
“Bak amca, çok lüks bir hayat yaşıyorsunuz ama tam zamanlı bir işiniz yok. Siz de ‘Kumarla kazanıyorum’ diyorsunuz. Açıkçası Vergi Dairesi buna pek inanmıyor.”

Dede:
“Ben çok iyi kumarbazım, istersen hemen kanıtlayayım.”

Denetçi bir an düşünür:
“Tamam, hadi göster.”

Dede:
“Bin dolarına bahse girerim ki kendi gözümü ısırabilirim.”

Denetçi:
“Varım!”

Dede takma gözünü çıkarır, şap diye ısırır. Denetçinin çenesi düşer.

Dede sinsi sinsi güler:
“Şimdi iki bin dolara bahse girerim ki öbür gözümü de ısırırım.”

Denetçi artık dedenin kör olmadığını gördüğü için hiç tereddüt etmez:
“Varım!”

Dede takma dişlerini çıkarır, şap diye sağlam gözünü ısırır. Denetçi şok içinde kalır, üç bin dolar uçmuştur.

Dede iyice gaza gelir:
“İstersen katlayalım mı? Altı bin dolarına bahse girerim ki masanın bu tarafından durup, karşıdaki çöp kutusuna işerim ve tek damla bile dışarı kaçırmam.”

Denetçi iki kere kazık yediği için temkinli ama dikkatle bakar, “Bu yaşta bu ihtiyar bunu asla yapamaz” diye düşünür ve kabul eder.

Dede masanın bir yanına geçer, fermuarı indirir, var gücüyle ıkınır ıkınır… ama nafile. İşeme masanın her yerine sıçrar, çöp kutusuna tek damla bile gitmez.

Denetçi sevinçten zıplar: “Vay anasını, büyük kaybı büyük kazanca çevirdim!”

Tam o sırada dedenin avukatı inler, başını ellerinin arasına alır.

Denetçi merak eder:
“İyi misiniz avukat bey?”

Avukat iç çeker:
“Değilim… Bu sabah dede bana ‘Vergi Dairesi’ne denetlemeye çağırdılar’ dedi ve yirmi beş bin dolara bahse girdi: ‘Orada denetçinin masasına işeyeceğim ve adam buna sevinecek!’ diye… Kaybettim.”