Fasulye

Brampton’da yaşayan bir kadın varmış. Bu kadının fırınlanmış fasulyelere karşı çılgın bir tutkusu varmış. Bayılıyormuş onlara. Ama maalesef… fasulyeler kendisine oldukça canlı ve mahcup edici bir tepki veriyormuş.
Hani öyle böyle değil… Anlayacağınız “gaz kaçırmalı” bir durum.

Zamanla bir adamla tanışmış ve evlenecek kadar ciddi bir ilişki yaşamışlar. Kadın kendi kendine şöyle demiş:

“Bu adam öyle tatlı, öyle nazik ki… Ama benim fasulye sonrası halimle başa çıkamaz. Sanırım büyük fedakârlık yapmam gerekecek.”
Ve sevdiği için fırınlanmış fasulyeyi bırakmış.

Bir yıl sonra, iş çıkışı arabası bozulmuş. Kırsalda yaşadığı için eşini aramış:

“Yürüyerek gelmem gerekecek, geç kalırım,” demiş.

Yolda yürürken küçük bir lokantanın önünden geçmiş… O fasulye kokusu var ya… Tam anlamıyla aklını başından almış!

“Eve kadar epey yürüyeceğim, yürürken etkisi dağılır,” diye düşünmüş.
Kendini durduramamış ve bir değil, üç koca tabak fırınlanmış fasulye yemiş.

Yolda yürürken arka planda “pırt pırt pırt…” Tüm doğa tanık olmuş bu müziğe.

Eve vardığında artık kontrol edebileceğini düşünmüş.
Kocası kapıyı heyecanla açmış:

“Hayatım! Sana akşam yemeği için bir sürprizim var!” demiş.
Kadını gözleri kapalı bir şekilde masaya oturtmuş. Tam gözünü açtıracakken telefon çalmış.
“Sakın göz bandını çıkarma, hemen geliyorum,” demiş.

Kadın tek başına kalınca, fasulyelerin etkisi yine dayanılmaz hâle gelmiş. “Fırsat bu fırsat,” diyerek hafif yana kaymış ve gazı serbest bırakmış.
Sesliydi. Kokusuysa… anlatılmaz yaşanır.

Bir peçete alıp havayı deliler gibi yelpazelemiş.
Ardından diğer yana kayıp üç tane daha bırakmış.
Kocasının telefon konuşmasını dinleyerek 10 dakika boyunca “sessiz patlayışlarına” devam etmiş.

Telefon kapanınca özgürlüğünün de sonu gelmiş. Birkaç kez daha havayı temizlemiş, peçeteyi dizine koymuş, ellerini üstüne koymuş. Yüzünde masum bir gülümsemeyle, hiçbir şey olmamış gibi kocasını bekliyormuş.

Kocası içeri girmiş, “Kusura bakma, biraz uzun sürdü. Göz bandına hiç açmadın değil mi?” demiş.
Kadın, “Asla açmadım!” demiş.

Kocası gülerek bandı çıkarmış…

Ve kadın gözlerini açtığında…
Masada tam 12 davetli, ellerinde çatal bıçak, ilk evlilik yıldönümünü kutlamak için oturuyormuş!